Tülin Onat resimleriyle düzenlenen bir sergi, izleyenlerin imgelem gücüne koşut anlam zenginliği içerir. Onat resimleri ‘Acaba bu tablolarda Onat neyin resmini yapmış?’ sorusuna açıklayıcı bir ipucu vermekten arındırılmıştır. Bu resimsel anlatımda Onat’ın özellikle seçtiği bir tavırdır. Bu nitelik de Onat’ın, bir tablonun herhangi bir şeyin resmi olma ilkesine karşı gelen soyut anlatımı benimsediğini kanıtlar.
Onat resimlerinde imge, resmin kendisidir. Rengin görsel tadını doyumsatan pürüzsüz yüzeylere dağılan parlak objeler kimi zaman gökyüzünün sınırsız boşluğunda hareket eden meteorlar, bazen durgun bir su yüzeyinin gizemli saydamlığında bir anlık dokunuşun oluşturduğu periyodik devinimler, kimi zaman yumuşak bir kadife üzerine raslantısal olarak dökülüvermiş, doğal parlaklıklarını yansıtan kıymetli taşlar gibi, sınırlanamayacak kadar çok imgelemi çağrıştırır. Öyküsel anlam izleyicinin hayal gücüne özgü nitelikler kazınırken imge ile üstünde yer aldığı zemin özdeşleşir. İşte bu aşamada içerik değil bir bütün olarak tablo önem kazanır. Tablonun bütünlüğüne etki edecek tüm ayrıntılar korkusuzca feda edilecektir bu aşamada. Resim alt ya da üst gibi kavramlardan arındırılarak sınırsız asma ve yerleştirme özgürlüğüne kavuşturulur. Hatta sanatçının imzası gibi çok önemli olarak tanımlanan bireysel imgelerden bile arındırılır.
Açıklık ve sadeliğin ön plana çıktığı Onat resimleri, izleyicilere boşluğun tadına varmaya denetir. Tuvallerin tek renkli yumuşak dokuları üzerine dağılan parlak ve tatlı renkler, ressamın hareketini açığa vurur ve temposunu belirler. Bu bağlamda, resimsel anlatım bütünüyle denetlenemeyen bir süreç içinde gerçekleşir ve bu nedenle de önemli ölçüde kontrol gücü gerektirir.
Yüzeyin düzlüğü ve düzlüğün sınırlandırılması, ancak sanatçının kusursuz işçiliği ile çözüm bulacaktır. Onat boyanın tuvale işlemesini ve dokularına kadar nüfus etmesini sağlayarak boyanın tuvalle dokusal bir bütünlük oluşturmasını gerçekleştirir. Bu aşamada tuvale bir nokta kondurduğunuz anda, derinlik çağırışımı kaçınılmaz olacaktır. Parlak ve renkli objelerin, rölief etkisinin vurgulanması bu evrede gerçekleşir.
Boşluk-yüzey, obje-derinlik-taşkınlık arayışlarının sınırsız bileşimlerinin görsel yanılsamaları, düşünsel yanılsamalara dönüşür Onat resimleri ve düzenlemelerinde… Tablonun yumuşak dokusundan dışa taşan ya da içe gömülen objesel kabartılar, ya da derinlik sanısı uyandıran yarıklar, raslantısal olarak dağılan ve ansızın kümelenen devinimleriyle tuvallerin sınırlarını zorlayarak mekana dağılır. Bu nitelik, sanatçının yeni arayışlara açılmasını gerçekleştirecektir. Mekanın resimle özleştirilmesi… Kimi yüzeyleri bütünüyle kaplayan, bazı keskin köşeleri döngüsel bölümlere dönüştüren ya da sert köşegenler oluşturan düzenlemeler kimi zaman da zemin üzerindeki dağılımlarıyla, mekanı denetim altına alan bütüncül tasarımlar yaratırlar. Öznel bir tasarımla mekanı denetim altına alan tuvallerde, renkli, ışıklı kabartıların dinamik kıpırtılarının ritmi durmaksızın yinelenir. Tek bir rengin egemen olduğu yüzeylerde, tek bir birimden çoğalan objelerin anlatıma kazandırdıkları renkli ve dinamik alışkanlık ilgi çekicidir.
Tülin Onat kuşkusuz Malavitch’in karşıt renkler ve değişik boyutta üstüste gelen biçimlerle yöneldiği supramatis araştırıların esinlerini, uzamsal boşluklarda yüzeysel yanılsamalara ulaştıran Fontana’nın düşünsel ve içeriksel özlerini tanımaktadır. Önemlisi, bir sanat yapıtının yalnızca kendisini çağrıştırması savı altında birleşen Amerikan Minimalist sanatçılarını ve özellikle de Frank Stella’in etkileyici yalın anlatımlarını ayrıntılarıyla incelemiş olmalıdır. Bireysel sanat biçimini belirleme aşamasında bu değerlere ilişkin araştırılar da yapmış olmalıdır. Sonuçta, gerek yüzey üzerinde derinlik ve kabartma sanısı uyandıran ve birimden üretilen birimlerin çarpıcı yanılsamalarını boyasal dokunun teknik anlatımlarıyla gerçekleştirmeyi başaran Tülin Onat, özgün bir resim dilini yakalayacaktır…
Dr. KIYMET GİRAY Ankara,
17/10/1993