Tülin Onat

CONSECUTIVE

<strong><img class=”size-full wp-image-4803 alignleft” src=”http://demosite.gulkemerbas.com/wp-content/uploads/2020/12/page2_img1-1.jpg” alt=”” width=”238″ height=”273″ />Düşünsel Bir Yaklaşımla Tülin Onat’ın Resimlerinden İzlenimler</strong>
Prof. Dr. İsmail Tunalı

Sanat tarihi, bir anlamda bir “izm’ler, bir ekoller tarihidir. Sanatçı, genelde bir “izm”e bağlanır ve onun yönergesinde çalışır. Ne var ki kimi sanatçı, içinde yer aldığı ekolün sanatsal ve estetik ilkelerine bağımlı olarak üretir, kimi sanatçı da, bunlara kendi öznel değerlerini katarak sanatında özgünlesin Bu özgünlüğü sağlayan, sanatçının resmi dilidir. Resim dili, mekan (espase), renk ve renk modülasyonu, gölge ışık katmanları arasındaki ontolojik ilgiden doğar.. Böyle bir ilgi, resmin bütünsel harmonisini sağlar. Ayrıca, böyle bir harmoniyi, derin kaynaklı bir duygu tamamlar. Bu süreç sanatsal yaratmayı ifade eder.
Tülin Onat’ın resmine düşünsel olarak yaklaştığımızda, resimde böyle bir yaratmayı yaşarız. Tülin Onat, soyut bir sanatçıdır: Ama, onun soyut resim dili farklı bir dildir: Bu farklılık, onun sanatının özgünlüğünü sağlar. Onun resim dilinde egemen olan, her şeyden önce renk ve renk modülasyonu, gölge ve ışıktır. Gölge-ışık, daha Rönesans’tan beri resimde temel bir eleman olarak kullanılır, ama, bir mekan(espase) aracı olarak. Bu espase, resmin yüzeyinden arka plana uzanan bir derinliği ifade eder. Tülin Onat’ın resminde de gölge-ışık vardır. Ama, onda tablo yüzeyi ile arka plan arasındaki derinlik, şimdi resim yüzeyi ile onu algılayan süje arasındaki bir ön plana geçmiş olur. Böyle bir espase, bir mekan, bir algı mekanına, bir anlamda real bir mekan algısına dönüşmüş olur. Bu da, resmin içine aldığı objelerle onları algılayan süjeyi aynı mekan içinde buluşturur. Renk de, bir gölge-ışık modülasyonu ile duyarlığın en üst katmanı olan duyguyu bu mekan içine katarak resmin dinamiği bir harmonik kompozisyona dönüştürür. Bu harmoni, elemanlar arasında tesadüfen doğmuş yüzeysel bir uyum değildir. Tersine, bu harmoni, resmin resimsel özünden zorunlulukla doğan bir harmonidir, başka bir deyimle o, bir müzikal itedir. Resim, geçmiş yıllarda da bir müzik olarak görülmek istenmiştir. Örneğin Gaugiun bu görüşü belki en güzel ifade etmiştir: “Ruhu etkileyen müzik gibi resim de, harmonik renk tonlarıyla müziğin timsal harmonisini yakalayabiliceğini ifade eder”dedikten sonra “resmin artîk müziksel bir döneme girdiğini” ilan eder. Bu anlayışla Tülin Onat’ın resimlerine eğildiğimizde, onlar da böyle’tınısal bir müzikalite”yi bütünüyle yaşar ve Onat’ın bir “müzikalite dönemi” sanatçısı olduğunu söylemek isteriz.